AKUPUNKTUR “MİLENYUM TIBBI’DIR”…

Bu söz, Prof.Dr.Johannes BİSCHKO’nun sözüdür:”Akupunktur,Milenyum Tıbbı’dır”.2000 yılında 12 akupunktur uzmanı olarak, Avusturya’nın Başkenti Viyana’da gerçekleştirilen “9.Uluslararası Akupunktur Kongresi”nde ülkemizi temsil etmenin gururunu yaşamıştık.İşte bu kongrede rahmetli Prof.Dr.J.BİSCHKO, akupunktur dünyasının uluslararası duayeni olarak kürsüye çıkıp: “Akupunktur bilimi bir dönüm noktası yaşamaktadır. Akupunktur bilimi Tıp biliminin kendisidir ve Milenyum Tıbbı’dır” demişti…Bu büyük bilim adamı ile tanışmak bana nasip olmuştu ve çok değerli hocam Dr.M.ABUT ile birlikte olmanın keyfi içinde, kongre sunumlarını ve workshop’ları izlemiştim…

Bundan tam 16 yıl önce, akupunktur bilimdalı ile ilgili bilimsel çalışmalar ve makaleler çok az sayıda iken; şimdilerde neredeyse binlere varan sayıda yapılan ve yapılmakta olan bilimsel çalışmalar var. Örneğin son yıllarda yapılan çalışmalarda, akupunkturun genler üzerine çok olumlu iyileştirici etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Bu olağanüstü bir bilimsel bilgidir. Demek ki, biz akupunktur tedavisi uygularken aynı zamanda, gen ekspresyonları üzerine de olumlu biyolojik etkilerde bulunmaktayız. Bakın bilimsel laboratuar çalışmalar neticesi elde edilen bu bilgi, akupunktur biliminin tıbbın tam kendisi olduğunun tartışma götürmez bir kanıtıdır. Bu nedenle de, akupunktur “MİLENYUM TIBBI’DIR”…

Bir kez daha yineleyelim:

– AKUPUNKTUR MİLENYUM TIBBI’DIR!…

-AKUPUNKTUR TIBBIN KENDİSİDİR!…

Migren gibi; kişiyi canından bezdiren, hayatını altüst etmesi yetmiyormuş gibi, depresyona da sokan bir hastalığı, %90’nın üzerinde bir oranla tamamen iyileştiren akupunktur tedavisinin, çok değerli bir tedavi olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez. Kliniğimizde, 15 yıl önce tedaviye alıp, halen takibimizde olan, migrenli hastalarımızın hiçbirinde nüks tesbit etmedik.Ayrıca bu hastalar bize; çok kronikleşmiş migren vakası olarak, her türlü tedaviyi deneyip hiçbir sonuç alamamış vakalar olarak gelmişlerdi. Hastalarımızın neredeyse tümü çok yoğun migren krizleri ve atakları yaşayan ve hayatlarından bezmiş kişilerdi. Hiçbir yan etkiye maruz kalmadan, ilaçsız bir şekilde tedavi olmanın keyfini yaşayan bu hastalarımız, bana hep: “Neden daha önce hiçbir doktor bize, akupunktur tedavisini önermedi?” diye soruyordu. Meslektaşlarımızın akupunktur tedavisini önermemesinin yada akıllarına gelmemesinin en başta gelen sebebi, ne yazık ki; “BİLGİSİZLİKTİR”..!

Bilirsiniz, toplumumuzun en önemli hastalığı; bir konuda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktır….İşte, bu noktadan hareketle; meslektaşlarımız bilimsel anlamda akupunktur hakkında bilgi sahibi olmadan; sadece kulaktan dolma magazinsel bilgiler ışığında hareket ederek, akupunktur için ya olumsuz şeyler söylüyorlar yada hastayı engelliyorlar.Bu tür meslektaşlarımız inanın hala daha Sağlık Bakanlığı’nın akupunktur bilimi konusunda 1991 yılında resmi gazetede yayınlanan müstakil “Akupunktur Yönetmeliği”nden ve Bakanlığın bünyesinde görev yapan “Akupunktur Bilim Komisyonu”ndan haberleri yok!….İnternet o denli kolaylaşmış olmasına rağmen google yada yahoo gibi arama  motorlarına “Sağlık Bakanlığı Akupunktur Yönetmeliği” yada en basitinden “Akupunktur Yönetmeliği” yazmış olsalar, hemen bilgiye ulaşacaklar.

Günümüzde ABD’de her üç Amerikalı’dan biri akupunktur tedavisi görmektedir. 1989 yılında ilk kez California eyaletinde sigorta  kapsamına alınan akupunktur tedavisi, günümüzde, tüm eyaletlerde resmi sigorta kapsamındadır.

Her attığımız adımı mutlaka doğru bilgilenmenin ışığında atmalıyız…Sorgulayıcı olmalıyız…..Hiçbir tedaviyi gözü kapalı kabul etmemeliyiz….Tıbbın hangi branşı olursa olsun, başvurduğumuz uzmanın, mesleki bilgi ve tecrübesini, mesleğinde gösterdiği çabayı ve hasta haklarına ne oranda saygılı olduğunu iyice araştırmalıyız…Yeni aldığımız sıfır bir arabamızı,  nasıl servisinin dışında hiçbir ustaya dokundurtmuyorsak ve ayrıntılı sorular soruyorsak; bedenimizi tıbbın dışındaki hiçbir kişi, kurum yada kuruluşa emanet etmemeliyiz. Modern tıbba başvurarak (yani bedenimizin servisine başvurarak), uzman doktorumuza, hiç çekinmeden aklımıza takılan ve öğrenmek istediğimiz soruları sormalıyız. Buna en başta bedenimizin hakkı var…Ruhumuzun hakkı var.

ÖNEMLİ NOT: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Translate »